KAMUOYUNA DUYURU - Kadim Antakya Kültürünün Korunması ve Antakya’nın Tarihi Aslına Uygun Çağdaş Bir Dünya Kenti Olarak Yeniden İnşa Edilmesi İçin Görüş ve Öneriler
KADİM ANTAKYA KÜLTÜRÜNÜN KORUNMASI VE ANTAKYA’NIN TARİHİ ASLINA UYGUN ÇAĞDAŞ BİR DÜNYA KENTİ OLARAK YENİDEN İNŞA EDİLMESİ İÇİN GÖRÜŞ VE ÖNERİLER
Ne istiyoruz? Niçin? Nasıl?
Kadim Antakya Dostları Platformu 24.02.2023
Deprem ve benzeri afetlerin öncesinde, esnasında ve sonrasında yapılması gerekenlerin maalesef yetersiz ve eksik kaldığına, bilimsel bilgiden uzak inşa edilmiş yapıların masum insanların can ve mal kaybına neden olduğuna bu depremde bir kez daha tanık olduk.
ANTAKYAMIZIN TÜM İNSANLIĞA MAL OLMUŞ KADİM KÜLTÜRÜNÜN, TARİHİ VE DOĞAL VARLIKLARININ KORUNUP, RESTORE EDİLEREK İYİLEŞTİRİLMEYE, MODERN ŞEHİRCİLİK ALTYAPISINA SAHİP OLARAK VE ÇAĞDAŞ ŞEHİRCİLİK ANLAYIŞIYLA TÜM DÜNYAYA ÖRNEK OLACAK BİÇİMDE RESTORE EDİLMEYE VE BU BİÇİMDE YENİDEN KURULMAYA İHTİYACI VAR. BUNUN DIŞINDAKİ BİR ANLAYIŞ KADİM ANTAKYA DOSTLARININ ONARILMAZ YARALARINI SARAMAZ.
Nitekim, II. Dünya savaşında yıkılan Avrupa ülkeleri tüm şehirlerini aslına uygun olarak restore edip, iyileştirerek, dünyaya örnek olacak nitelikte yeniden kurdular. Kaliforniya, Şili, Japonya’daki büyük depremlerin yıkımı sonrasında da kentler aslına uygun olarak modern bir şeklide yeniden kuruldu. Günümüzde 21. Yüzyılın gelişmiş teknolojik imkanlarından ve bilimsel bilgi birikiminden dolayı restorasyon ve yeniden yapılandırma çok daha kolay. Yetkililerden bu konularda anlayış ve somut açıklamalarla bilgilendirmeler bekliyoruz.
Antakya’mız hakkındaki görüş ve önerilerimizi, yapılması gerekenleri yetkililer de dahil, UNESCO, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği dahil, destek verebilecek muteber gerçek ve tüzel kişilere, ulusal ve uluslararası kuruluşlara, fonlara, üniversitelere, buradaki kişisel arkadaş ve dostlarımız ile kadim cemaatlere de göndererek, farkındalık yaratılmasını iş birliği yapılmasını ve bunun için ivedilikle harekete geçilmesini, arzu ettiğimiz Antakya’ya kavuşmayı planlayıp, hedefliyoruz.
Depremde yıkıma ve ölüme sebep olan ihmali ve istismari nitelikteki sorumsuz zihniyet depremin yarattığı yıkıma ve acılara çözüm olamaz. ‘Ayinesi iştir kişinin …’ (Atasözü)
Gerçek ve samimi bir yeniden yapılandırma sürecinin kamuoyunu rahatlatan bilgilendirmelerden yoksun biçimde, fiili durum yaratan ‘yukarıdan aşağıya’ işleyen ‘oldu-bitti’ şeklinde bir süreç olarak değil, siyasi kaygılardan uzak ‘aşağıdan yukarıya’ katılımcı ve demokratik bir süreç olarak işletilmesi gerekir. Bunun için yerel halkın, üniversitelerin, STK’ların, sivil toplumun şehir tasarımı ve planlaması konusundaki uzman görüşlerinin dikkate alınması ve çözüm süreci, oluşturulacak komisyonlar vb içinde aktif olarak yer almaları sağlanmalıdır.
SESİMİZİ DUYURMAK ÜZERE, İLK ETAPTA ULUSAL VE ULUSLARARASI KAMUOYU NEZDİNDE BİZLERE YAKIŞIR VAKAR VE NEZAKET İÇİNDE PAYLAŞILMASI VE DİKKAT ÇEKİLMESİ GEREKEN EN ÖNEMLİ KONU ŞUDUR: Hatay ve çevresi bir müddet daha büyük deprem riski altındadır. Bu nedenle bölgedeki yapılaşmanın oldu-bitti şeklinde olmaması şarttır. Öncelikle inşaat hukuku değişiklikleri dahil, inşaat işlerinin her bir prosedür ve aşamasının bir daha bu kayıplara yol açmayacak biçimde uygulanması için gerekli tedbirlerin alınması şarttır. Ulaşım, yol vb altyapı, lojistik, yerel hizmetler, şehir ekonomisi, afet planlaması gibi her türden şehircilik gereksinimleri gibi konularda uluslararası destek alınarak ciddi çalışmalar yapılması şarttır. Antakya’nın yeniden kuruluşuna kadar, geçecek sürede konteyner ve geçici konutlar, destek ve yardımlar ile günlük hayat akışı sağlanırken, inşaat işi aceleye getirilmemelidir. Bölgede çok acil nitelikte kesin yerleşim amaçlı inşaata ihtiyaç yoktur. Tek tip deprem evlerinden oluşan bir kent kimseyi mutlu etmez!
Antakya’nın yeniden kurulacağı yerin saydamlık içinde belirlenmesi ve fay hatları karşısındaki durumunun bilimsel olarak değerlendirilip izlenmesi şarttır. Bölgede mevcut olan yeni ve büyük deprem riskini de dikkate alarak orijinal demografik-kültürel-mimari yapıyı koruyan aslına uygun-bütüncül-güvenilir projelerin tam ve eksiksiz uygulanması şarttır. Şehrin iki bin yıllık tarihi yerlerine inşaat yapılmaması, beton dökülmemesi, buraların açık müze olarak restore edilmesi şarttır.
Bu çerçevede; İLK VE EN ÖNELİ AMACIMIZ, TEK YÜREK OLARAK YEREL, ULUSAL VE/VEYA ULUSLARARASI TANINMIŞ KİŞİ VE KURULUŞLARI, ÜNİVERSİTELERİ, AKADEMİSYENLERİ, MEDYA MENSUPLARI VE TV KANALLARINI, BİLGİLENDİREREK KADİM ANTAKYA KÜLTÜRÜNÜ YAŞAMINI VE ‘RUHUNU’ KORUMAK, İYİLEŞTİREREK YAŞATMAK KONUSUNDA İLGİLERİNİ ÇEKMEK VE DESTEKLERİNİ TALEP ETMEKTİR. BU KONULARDA ULUSAL VE ULUSLARARASI MUTEBER DİĞER PLATFORMLARLA SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIYLA TELEFON ve SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN İLETİŞİME GEÇMEKTİR.
Yetkililerin Antakya’nın yerli halkının Antakya’da kalabilmesini ve Antakya’ya dönebilmesini sağlayacak, bölgede sorun olan suç işleyenlerin derhal şehirden uzaklaştıracak politikalar izlemesi gerekiyor.
Tarihi eserlerin enkaz ve moloz muamelesi görmemesi, korunması, tarihi eser kaçakçılığının önüne geçecek ciddi tedbirlerin derhal alınması gerekir.
Seçim sandığına endeksli siyasi söylemler ve icraat deprem bölgesindeki yaraları onarmaz. Örneğin bölgede henüz geçici barınma, ısınma, yemek, salgın hastalıklar, eğitim, enkaz, çevre sağlığı gibi sorunlar henüz çözülmemişken kalıcı betonarme konut yapımına girişilmesi yaraları tazeliyor.
Bölge artçı depremlerle ve yeni depremlerle sarsılırken, risk devam ederken yeni betonarme binalar yapılması telafisi imkânsız yeni sorunlara yol açar. Yeni felaketlere davetiye çıkarmayalım!
Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümünde çağdaş şehircilik anlayışını kapsayan bilim ve tekniğe, liyakate, bilgiye, kültüre, ortak akla ve uzmanlığa dayalı bütüncül söylem ve icraatlara ihtiyacımız var.
Antakya’yı tarihi, özgün ve geleneksel dokusundan koparılmadan, çevreye duyarlı ve yeşil, güvenli, insan odaklı, kimlikli ve akıllı, kabul edilebilir yeni bir vizyona sahip, afetlere dirençli, Antakyalıların yaşam kalitesini sürdürülebilir biçimde arttıran çağdaş bir şehir olarak yeniden yapılandırmak gerekir-ki biz buna “TARİHİ-EKOLOJİK-TEKNOLOJİK-AKILLI ŞEHİR ANTAKYA” diyoruz. Bunu gerçekleştirebilmek için, inşaatlara başlamadan önce ÖNCELİKLE YENİ ANTAKYA’nın 3D (Üç Boyutlu) modellemesinin yapılması ve paylaşılması şarttır.
Kadim Antakya Kültürünün korunması, Antakya’nın modern bir dünya kenti olarak yeniden kurulması süreci ve alt süreçlerin tamamı tam bir saydamlık içinde, yabancılar da dahil, üniversiteleri seferber ederek, halka mal olmuş, bölgeyi bilen, uygulamacı bilim insanlarıyla çalışma grubu ve (Şehir planlama, kentsel tasarım ve park-peyzaj grubu, mimari tasarım grubu, akıllı şehir tasarım grubu, çevre yönetim grubu, inşaat, jeoloji, jeofizik ve afet yönetimi grubu, sosyoloji ve kentsel yönetim grubu gibi) alt gruplar oluşturularak yürütülmelidir. Bu ana çalışma grubunun bulguları kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Yapılacak işler için bir ‘zaman-eylem planı’ hazırlanmalıdır.
Antakya’mızı en iyi biçimde yeniden tasarlamak için uluslararası proje yarışmaları açılmalıdır.
Plansız-programsız, fiili durum yaratacak telafi edilemez işlere girişilmemeli. Bölgesel planlama yapılarak şehirlerin çevresinde jeolojik bakımdan sağlam zeminler bulunarak, ‘Depremzedeler İçin Yeni Yerleşim Alanları’ planlanmalıdır.
GAP Bölge Master Planı güncellenerek Deprem bölgesini de kapsayacak bir Güney Doğu Anadolu Bölgesi Kalkınma Planı hazırlanmalıdır.
Deprem bölgesinde bölgesel ölçekte ‘Stratejik Yapısal Plan’ (1/250 000 ve 1/100 000) yapılması gerekir. Bu planda şehirlerin nereye taşınacağı, şehirlerin ve sanayilerin nerede yeniden inşa edileceği, bunların ihtiyaç duyacağı teknik altyapı, yol, demiryolu, havalimanı, çevre ve atık planlaması, demografik planlama, tarihi, doğal ve kültürel varlıklar, ekosistem ve bunların korunması gibi kritik önemdeki hususlar yer almalı.
Yer seçiminden önce, bölgede yeni zemin etütleri yapılmalı, var olan etütler değerlendirilmelidir.
Zemin etütleri sonuçlarına uygun olarak alternatif yeni yerleşim alanları belirlenmeli. Yer seçilirken her türlü ‘rant-menfaat’ ilişkisinden uzak durulmalıdır.
Zemin etütlerine uygun olarak seçilen yeni yerleşim yerlerini de kapsayacak biçimde güncel bir kentsel tasarım planı ile projeleri hazırlanmalı. İklim, rüzgar, güneş, su kaynakları, topoğrafya, ulaşım, yaya aksları ve bölgeleri, sokakları, kent planlaması ve kentsel korumayı kapsayan bu tasarım yapılırken imar planları ve uygulamasına öncelik verilmemelidir. ‘Koruma Amaçlı Planlar’ öncelikli olmalıdır. Antakya Koruma Amaçlı İmar Planı titizlikle gözden geçirilerek güncellenmeli ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu doğrultusunda uygulanmalıdır.
Bu çerçevede envanter çalışmaları acilen yapılarak, yıkılmış, hasar görmüş cami, han, hamam, kilise, havra, sinagog, eski ev ve mahalleler vb tarihi ve anıtsal eserlerin kültürel varlıkların korunmasına yönelik restorasyon ve onarım ilkeleri ile Venedik Tüzüğü ilkeleri doğrultusunda acilen işlem yapılması gerekir.
Planlamanın her aşamasında Antakya’ya tarihsel ve kültürel özgünlüğünü-kimliğini veren mekanların, varlıkların, değerlerin korunmasını ve geliştirilmesini sağlayan politikalar oluşturulup uygulanmalı ve bunların uygulamasının olumlu sonuçları ilgili mekanlarda gözlemlenebilmelidir. Bu konuda Antakya’da çalışmalar yapmış ekiplerin, üniversitelerin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile iş birliği içinde çalışma yapması elzemdir.
Bakanlıklar, belediye ve il özel idaresi Antakya’da koruma amaçlı plan ve projeler için iş birliği içinde her türlü kaygıdan uzak bir ‘eylem planı’ hazırlamalıdır.
Kentsel sit alanları için Koruma Amaçlı Çerçeve Planı (1/5000 ve 1/1000 ölçekli) ile Kentsel Tasarım Projeleri (1/500-1/200 Ölçekli) hazırlanmalıdır.
Antakya Kenti ‘Arkeolojik Ana Planı’ hazırlanarak, önemli arkeolojik veriler belirlenmeli, değerlendirilmeli ve koruma altına alınmalıdır.
Arkeolojik Ana Plan kentin makro planı ile uygun biçimde sentezlenmelidir. İlk günden bugüne ifade ettiğimiz üzere, tarihi eserlerin enkaz ve moloz muamelesi görmemesi, ciddi biçimde korunması, tarihi eser kaçakçılığının önüne geçecek tedbirlerin derhal alınması gerekir. Tarihi eser işareti koyup, şerit çekmek eseri korumakta yetersiz kalır.
Kent planlaması ve kentsel korumanın en iyi ifade edileceği ölçek; ‘KENTSEL TASARIM’ ölçeğidir. Kent Planlaması-Kentsel Tasarım- Kentsel Koruma üçgenindeki Kentsel Tasarım; kent planlaması ve kentsel korumanın amaçlarına ulaşması için olmazsa olmaz önemdeki bir araçtır. Her üçünün de gözden geçirilerek güncellenmesi şarttır.
Antakya Belediyesinde, ilgili Bakanlıkların desteği sağlanarak planlama ve uygulama yapabilecek etkin ve sürekli bir birim oluşturulmalıdır. Partizanlıktan uzak durması gereken bu birim gerekli destekleri alarak kent bütününe ve koruma alanlarına yönelik planlama, projelendirme ve uygulama organizasyon çalışmaları yapmalıdır. Bu çerçevede tüm kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları özendirilmeli, hep birlikte “örnek” bir şehir yaratılmalıdır.
Hatay’da Koruma Uygulama ve Denetim Büroları yeniden oluşturulmalıdır. Sözü edilen bürolar ilgili yönetmelik kapsamında; kültür ve tabiat varlıklarının, koruma ve sit alanlarındaki onarım, tadilat işlerinin ön izin almış kişilerce, uygun ve özgün malzeme kullanımı denetlenip, kontrol edilerek onaylanması şeklinde yaptırılması, olumsuz durumlarda gerektiğinde onarım ve tadilatı durdurmak ve konuyu belgeleriyle birlikte bölge kurulu müdürlüğüne iletmek, koruma amaçlı imar planlarının plan hükümleri çerçevesinde uygulanmasını denetlemek, usulünce ve projesine uygun tamamlanan işler için kullanma izin belgesi düzenlemek, koruma ve sit alanlarda aykırı ve ruhsatsız yapılaşmalar için imar mevzuatına göre işlem yapılmak üzere ilgili idareye ve Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunmak, koruma ve sit alanlarda can ve mal güvenliğini tehdit eden hususları bölge kurulu müdürlüğüne iletmek, belediyelere kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi doku ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekanların ve işlevlerinin korunması için görev veren ve yetki veren 5216 Sayılı Kanun ve 5272 Sayılı Kanun’un ilgili hükümlerini uygulamak, maliki olduğu kültür varlığının onarımını gerçekleştiremeyecek olanlara mali destek sağlamak gibi kritik görev ve sorumluluklara sahip olmalıdır.
Depremde yıkıma uğrayan Hatay Eski Meclis Binası, Habib-i Neccar Camii, Ulu Cami, Aziz Petrus ve Pavlus Doğu Ortodoks Kilisesi, Hükümet Konağı Çevresi, Protestan Kilisesi, Saray Caddesi, Hürriyet Caddesi, Hükümet Caddesi, Çakmak Caddesi, Kantara Camii, Yeni Camii, Nakip Camii, Civelek Camii, Şeyh Ali Camii, Mahremiye Camii, Sermaye Camii, Meydan Camii, Kurşunlu Han, Sidikli Han, Sokullu Hanı, Sokullu Bedesteni, Cindi Hamamı, Saka Hamamı, Meydan Hamamı, Yeni Hamam, Uzun Çarşı, Meydan Çarşısı, Kurtuluş Caddesi, yine Antakya’nın tarihi kent dokusu içinde yer alan tarihi ve geleneksel evler, Zenginler Mahallesi, Kantara, Gazipaşa Mahallesi özel ilgiyle plan proje dahilinde aslına uygun olarak korunup iyileştirilmek üzere restore edilmesi gerekli yerler arasındadır.
Devlet affetse de doğa affetmediği için imar affı vb yasaları yerine, acilen inşaat hukuku (afete dirençli yapı, zemin, inşaat yapımı, kontrol ve denetimi, iklim ve yöresel yapı malzemesi kullanımı, yöre mimarisi ve kent dokusu, inşaat tekniği uygulanması, arsa sahibi ve inşaat müteahhidinin sorumluluğu vb) gözden geçirilerek bu tür felaketleri bir daha yaşamayacak biçimde yeniden düzenlemelidir. Aykırı hareket edenlere maddi ve manevi en ağır müeyyideler uygulanmalıdır.
Bölgedeki küçük çiftçilerin, tarımla hayvancılıkla uğraşanların korunması, teşvik edilmesi, üretim kooperatifleri kurulmasına öncülük edilmesi sadece bölgenin değil, Türkiye’nin sebze, meyve ve canlı hayvan ihtiyacının karşılanması bakımından elzemdir.
Antakya tarihi kent merkezinde kültürün bir parçası olarak yaşamakta olan (semerciler, bakırcılar, dericiler, fanusçular, bıçakçılar, yemenciler, tenekeciler, demirciler, kalaycılar, taşçılar, sedefçiler, ipekçiler, iplikçiler, sini yapımcıları, künefeciler, börekçiler, zeytinyağcılar, sabuncular, hasırcılar, baharatçılar, züccaciyeciler, attarlar gibi) zanaatlar ve zanaatkarlar koruma altına alınmalı ve/veya bunlardan geriye kalan alet edevat ile ürünlere mahsus bir müze kurulmalıdır.
Bizler yukarıda yer verilen yönde uygulamalar beklerken, bizlerde hayal kırıklığı yaratmış olan Cumhurbaşkanlığı’nın 24.02.2023 tarih ve 126 sayılı kararnamesine göre; Kesin iskân alanlarını doğrudan doğruya Çevre ve Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı belirliyor. Anayasamızdaki mülkiyet hakkı, Orman Kanunu, Mera Kanunu, Tapu ve Kadastro Kanunu, İmar Kanunu’ndaki hükümler askıya alınıyor. İskan bölgesindeki konutlar için kamulaştırma kararı alınıyor. Mera ve ormanlar konutlara açılıyor. İmar onayı beklenmiyor. Yerli ve yabancı kuruluşlar konut ve işyeri yapabiliyor. Plan ve parselasyon işlemlerinde askı, ilan ve itirazlara ilişkin hükümler uygulanmıyor ve alınan kararlara itiraz hakkı bulunmuyor. İnşaat hukuku askıya alınarak planlama, mimarlık, mühendislik süreçlerine ilişkin yasal düzenlemeler dışında hareket ediliyor. Depremin yarattığı kaos sonlandırılmadan yeni bir kaosun kapısı açılıyor. Yukarıda özet olarak yer verdiğimiz gerekçelerle yeni afetlere yol açacak olan yerleşme ve yapılaşmaya dair kararnamenin iptal edilmesini kamuoyunun görüş, öneri ve beklentilerinin, yapılaşma ile ilgili yasa hükümlerinin ödünsüz olarak dikkate alınarak uygulanması ve bir daha millet olarak yaşadığımız bu acıları yaşamamız gerektiği kanaatindeyiz.
Saygılarımızla
KADOP
Kadim Antakya Dostları Platformu